12 Ocak 2016 Salı

NURTEN'İN DİKİŞ MAKİNASIYLA İMTİHANI

Bu sıralar bir dikiş hevesim geldi sormayın. Geçen sene dikip kollarını bastırmadığım için giyemediğim bir mantoyu tamamladım. Ekose bir gömlek diktim. İkisini de ilik evleri düzgün olsun diye babama rica ettim, terziye götürdü. Geldiklerinde paylaşırım sizlerle.

Bir de bu gördüğünüz kumaştan gömlek dikiyorum, kolları kaldı. Kumaşını geçen sene Ankara'dan almıştım. Kızılay'da Bursa Kumaş Pazarından. Aman Allahım onlar ne kumaşlardı öyle. İnsan hepsine birden aynı anda sahip olmak istiyor. Neyse epeyce bir kumaş yığmıştım. İşte bu dökümlü yazlık-baharlık kumaş da o zamandan. Makinam güzelce buraya kadar dikti. Vakit gece yarısını geçince kalanını bu güne bırakmıştım. Akşam iş dönüşü bitirivereyim diye oturdum çıldırdım. İki kolu zor diktim, bedenle bir türlü birleştiremedim. İki üç diker, beş altı dikiş atlar, altına iplik toplar, ip koparır... Yapabileceği her türlü kaprisi yaptı. Deli midir nedir? İnce kumaşı dikmeme nazını anlayabilmem için dün bu gömleği buraya kadar getirmemeliydi. Madem dün dikti, bu gün neden dikmiyor? Acaba iğne kalınlığıyla mı ilgili? Bir makina neden aynı kumaşa iki gün üst üste farklı davranış gösterir ki? Hadi bakalım 10 puanlık uzman sorusu size!
Yakası falan da fena olmamıştı aslında. Ben bunu nasıl olsa bir şekilde bitiririm. Olmadı, babama götürür orada tamamlarım ama neden yarı yolda kalıyorum? En sevmediğim şey! İşte biterse bir ara bunu da gösteririm size.