21 Ekim 2014 Salı

SONUNCUYA NİYET EDİP YENİLERİNE GÖZ DİKMEK...

Her şey, bir kaç sene önce katıldığım bir etkinlikte; çok küçük örüldüğü için diğer motiflerime uymadığından elde kalan motifleri ortadan kaldırayım düşüncesiyle başladı. Merkezde bu krem motifleri kullanıp, etraflarına son renkli iplerimi dolaşacak, öreceğim son bir battaniyeyle de bu faslı uzunca bir süre açmamak üzere kapatacaktım. Krem ipin aynısından bulamayınca bir ton koyusuyla birleştirmeleri yapmaya başladım.
Hiç planlı programlı bir insan olamadım hayatımda. Battaniyenin de nasıl ilerleyeceğine ve biteceğine dair bir planım elbette olamazdı. Paşa gönlümün istediği gibi birleştirmeye başladım. Bir süre sonra, her daim eve veya iş yerine demirli beden gemimin içindeki kaptan-ı derya paşam, uzak ufuklara açılmak istedi. Bendenizin atraksiyonundan ne olacak ki? Motiflere binip yüreğimin götürdüğü yere gitmeye kalktım. Örüp örüp bitiremediğim renkli iplerle çerçeve yapmaya ve bunu da ana parçayla birleştirmeye çalıştım.
Bu benim eskiden beri uyguladığım bir yöntemdir. Ama birleştirme tarzım bu sefer değiştiği için matematiksel olarak imkansıza yakın bir işe soyunduğumu, deneyerek kesinleştirdim. 
 
Kaldı mı elimde bir boş çerçeve! Evet evet benzetmek gibi olsun; eski Türk filmi tadında bir melodramdı yaşadığım.
 
Üstteki ve alttaki fotoğraflarda birleştirilebilir gibi göründüğünü biliyorum. Ama pek çok şey denedim, hesapladım, kitapladım, istediğim gibi olmadı. 
Şimdi mecburen boş çerçeveden, içeriye doğru örülerek ikinci bir battaniye daha yapılacak; bu sefer en azından bunu planladım. Ancak içeriye doğru nasıl büyüyecek, o konuda değil bir plan, şimdilik bir fikrim bile yok. İşte bu bana çok cazip geliyor. 
Ortadaki ilk battaniyenin geleceği ise şimdiden sıkıcı, çünkü gidişatı çok belli. Dışa doğru büyüyüp gidecek gibi duruyor. Bakalım, hep beraber görürüz artık neler olacak...

12 Ekim 2014 Pazar

ELBİSE DİKTİM

Eylül 2012, 109 nolu elbiseyi uzun zamandır dikmek istiyordum ama malum tembellik başa dert. 
Dün gece yattım, aklıma bu elbise geldi. "Uykum da yok, kalkıp kalıbını keseyim de sabah dikerim" diye düşünürken uyuyakalmışım. Ne de olsa saat gece yarısını çoktan geçmişti, uykumun olmaması imkansızdı aslında. 
Kumaşım kazayağı desen ama burada anlaşılmıyor ne olduğu. Bu gün de öğleden sonra bir çırpıda kalıbı çıkarıp akşama kadar diktim bitirdim. Aslında hepi topu 2 saatlik bir iş ama kafamın dikine dikine gittiğim için bir kaç hata yaptım, söktüm, yeniden diktim. Dikiş açıklamalarına uymak en iyisi, okumaya üşendim, uzun sürdü. 
Dergide bu modelin dikiş açıklamaları resimli ve çok kolay anlaşılır, siz benim gibi yapmayın kesinlikle okuyarak devam edin yolunuza.
Kalıp olarak da çok sade. Yalnızca 3 ana parçası var. Arkada fermuar takmıştım, sonradan kumaşım esnek olduğu ve gizli fermuar giyilince sırtımda alenen sırıttığı için çıkarttım ve arkayı da kapalı diktim. Yaka omuzlara doğru fazla açık gibi geldi, biraz daralttım. Ön yaka açıklığı da fazla kapalı geldi, aşağıya doğru azıcık oydum. Yaptığım tüm değişiklik bu kadar. Tavsiye edebileceğim bir kalıp.