9 Mayıs 2013 Perşembe

NİYET ETTİ(YDİ)M DİYETE

Bu sefer kesin kararlıydım. Dukan diyetiyle 5'er kilo vermiş iki hemşire arkadaşım vardı gözümün önünde. Üstelik bir kaç yıl önce de eltim çok başarılı olmuştu. Ben de yapmalıydım, ilk aşama için hepi topu 5 günlük bir protein yüklemesinden ne çıkardı ki? 
Pazartesi günü başladım diyete. Kahvaltı için 2 tane haşlanmış yumurtayla Tahsildaroğlu'nun margarin kutusu büyüklüğündeki lor peynirinin 1/3 kadarını, öğle yemeği için haşlanmış tavuk parçalarını, ara öğün niyetine de bir kutu sütü attım azık torbama, gittim işe. Haşlanmış yumurta kısmı iyiydi. Zaten hep sevmişimdir yumurtayı. Sabahları evde kahvaltı yapamadığımdan, yumurtayı ancak hafta sonları yiyebiliyorum. Onda da sucuklu omlet mi olsun, peynirli mi, rafadan mı, yoksa lop mu ya da doğrayıp limonlu, kekikli, kırmızı biberli ve zeytinyağlı salatası mı olsun karar veremiyorum. Tıpkı süpermarkette oyuncak reyonunda ne alacağını bilemeyen küçük çocuklar gibi yani.  
Öğleye haşlanmış tavuk da iyi gitti. Ne zamandır tavuk pişmiyor bizim evde. Evin erkekleri yediler mi et yiyecekler, et yediler mi de dana eti yiyecekler! Benim yemekle zaten fazla aram olmadığından, yemekleri onların keyfine göre yapıyorum. Dolayısıyla tavuk kırk yılda bir uğruyor bizim eve. Akşama konserve balık planlarım vardı. Eşime ise balıklı makarna pişirsem memnun olur diye düşündüm. Ama daha o akşamdan başka bir durum ortaya çıktı, ilk gün olması sebebiyle de, diyetteki delik için fazla üzülmedim.  Gelen kızarmış ekmekleri ve tuzu azıcık fazla kaçmış ama nefis tereyağını, sanki her zaman ekmek, hele de tereyağ yermişim gibi bir götürdüm kiiii, afiyet, bal, şeker olsun bana. Hiç pişman değilim. Şimdi olsa yine yerim:) 

Salı günü gündüz aynı menüye talim ettim. Lor peyniri hariç, hiiiç şikayetim olmadı. Akşam eşim nöbetçiydi, yemeğe gelmeyecekti. O olmayınca evde de ocak yanmadı. Bir kase yoğurt, bir parça beyaz peynir, bir bardak layt sütle akşam yemeği faslını kapattım. Dukan'dan ilk tiksintim böyle başladı.         
Çarşamba günü sabah kahvaltısı ve öğle yemeği aynen devam, lor peynirini muhtemelen ilelebet hayatımdan çıkaracağıma dair kendi kendime tespit yapış, akşam eve mutsuz geliş...

Eşim geçenlerde kıymalı yumurtayı özlediğini söylemişti. Çok kolay olduğu için ben bunu akşam yemeği olarak görmüyorum ve hiç pişirmiyorum. Gündüz de hiç bir araya gelemiyoruz, tam sırası diye düşünerek hazırlığa başladım. Bir de kallavi salata yaptım. Salatayı elbette ben yiyemiyorum çünkü Dukan hazretleri atak aşamasında yasak koymuş bu kalorisi sıfır ota çöpe. 

Bu arada eşim eve gecikti. Adamcağızı sık boğaz etmek istemediğimden, önce biraz bekledim. Sonra biraz daha bekledim. Bekleyiş merak aşamasına ulaşınca telefon ettim ki ne öğreneyim, kendileri güneşin batışını izleyip yola çıkmaya karar vermişler. Yolu da katınca biraz geç bir saatte geldiklerini söylememe gerek yok sanıyorum. Burada üçüncü çoğul şahıs olarak bahsettiğim kişi, üçüncü tekil şahıs olup, sadece kocamı ifade etmektedir ve sinirlerimin nasıl gergin olduğunun da bir göstergesidir. Adamcağıza zıplamadım merak etmeyin. Ben tüm kredileri tükenmeden kimseye saldırmam:) Ne edersem kendime ederim, o kızgınlıkla bozdum diyeti gitti! Yedim salatamı misler gibi.   
Dukan diyetinin ilk aşaması delik deşik bir şekilde 3 günde bitti. Bugün sabah iş yerinde simitle kahvaltımı yaptım. Öğlen  yemekhaneye indim ama pilav dışında (ki aslında onu yememeliydim) pek bir şey yemedim. Tüm gün ilçelerden gelen arkadaşlarla toplantı yaptık. Öğleden sonrası için de onlara bir ikram faslımız vardı. Bir kaç kurabiye atıştırdım. İş çıkışında ise dişlerim için inplant uygulaması yapılacağından tok gitmem gerekiyordu. Tokluk hakkımı da evde kurabiye yiyerek kullandım. Şimdilik pişman değilim. Ama biliyorum ki kıyafet almaya gittiğimde çok pişmanlık yaşayacağım. Yine de, uzun zamandır ara verdiğim spora başlayarak ve tabağıma yarım porsiyon yiyecek alarak zayıflayabileceğimi umuyorum. 

Dukan diyeti çok protein tüketilmesi bakımından benim damak zevkime ve halet-i ruhiyeme uygun değil. 

Yazılarımın arasındaki fotoğraflara gelecek olursak: 

  • Bol soğan ve sarımsakla zeytinyağında kavrulmuş minik doğranmış kabaklar (Füzyon mutfağı menü ismi gibi oldu ama ben tarif verdim sadece),
  • Kavrulmuş erişte pilavı,
  • Zeytinyağlı kekikli kurutulmuş domates,
  • Salata.

3 Mayıs 2013 Cuma

KİTAP ÇOK DAHA FAZLASIDIR:) VE BEN SEVDİM FİRKETE İŞİNİ

Bir kitapla mutlu, heyecanlı, meraklı, bilgili, ilgili, duygulu, hülyalı, rüyalı, keyifli saatler geçirebilirsiniz. Ama ördüğünüz şalın püsküllerini yaparken de pratik olarak yararlanabilirsiniz. Sarın, bir tarafından kesin, şalın ucuna takın, oldu bitti. Artık entellektüel bir şalınız var:)

1 Mayıs 2013 Çarşamba

SEBZELERİM, ÇİÇEKLERİM, MERAK ETTİKLERİM...

Öncelikle sebzelerimi göstereyim size:  Üçer beşer tane arpacık soğanını, yemeklik soğanı ve sarımsağı geçen sene çiçek diktiğim saksılardan birine sıra sıra gömüverdim. Hatta köklü kısımları mı alta gelecek, sivri kısımları mı onu da kestiremediğimden, bir kısmının kökü alta, bir kısmının kökü üste gelir şekilde dikim yaptım. Tabi kaç zamandır evirirken çevirirken hangi taraf hangi taraftı, onu da karıştırdım. Hatta bu çıkan yavruların hangisi soğan, hangisi sarımsak şu anda onu da bilemiyorum. Benden çiftçi de olmazmış, belgeselci   de, en azından bunu öğrenmiş oldum. 
Bugün teyzemle konuşurken bir konuda tereddüt yaşadık. Ona göre kaç tane soğan dikmişsem o kadar taze soğan elde edermişim. O zaman ertesi senenin tohumu nerden alınacak? Ama saksıya da bakarsak, teyzem haklı gibi, en azından 2 katı kadar soğan olması gerekirdi, yok sanki.. İçinizde bir bilen var mı, acaba diktiğimiz soğan sayısınca mı taze soğanımız olur? Benim küçük saksım için hiç dert değil de, eğer öyleyse, dünya için bir sorun var demektir. Ben yemeklerde bol soğan kullanırım. Yakında soyunu tüketmekten korkuyorum:))
Altta ve üstte gördükleriniz de nanelerim. Onları da salataya doğradığım nanelerin yapraklarını koparıp, saplarını toprağa uzatıvererek elde ettim.  Çok ciciler:))
Petunyalarım çok nefis kokuyor. 
Geçen sene tam üç posta çiçek diktik. İlk grubu soğuk vurdu, ikinciler bitlendi, saksılarıyla beraber attım çoğunu, üçüncü grup da sonbahara kadar bizimle beraberdi.   
Bu sene ise, işi şansa bırakmadım. Daha geç çiçek diktim. Sardunya gibi görece daha dayanıklı çiçekler aldım. Sardunya beni çocukluğuma götüren, albenili ama çok mütevazi bir çiçektir. Anneannemin sardunyalarını kokularıyla beraber hatırlıyorum, Allah rahmet eylesin.  
 Aşağıda da tohumdan ektiğim çiçekler var. Şimdilik 1 ay kadar oldu, hala daha ot mu, çiçek mi, ne oldukları belli değil. 



Bugün 1 Mayıs. İster İşçi Bayramı deyin, ister Bahar Bayramı. Sabahtan beri tv haberlerinde son derece kötü görüntüler dönüyor. İki tarafın da anlamsız çekişmesi, ülkem adına canımı sıkıyor. İstenseydi orta yol bulunurdu. Her türlü aşırılıktan uzak, bayram gibi bayramlar diliyorum herkese.