24 Nisan 2012 Salı

MURPHY İŞ BAŞINDA :(

İki gündür temizlik yapıyorum. arada bir çağırdığım temizlikçi arkadaş müsait olmayınca iş her zamanki gibi başa düştü. Tam cam silme faslı bitti derken hava bulutlandı. Galiba yağmur var:(  Murphy efendi senden nefret ediyorum, ne zaman cam silsem yağmur yağmak zorunda mı acaba?
Aslında çok da şikayetçi değilim. Spor salonuna gitmek yerine evde iş yaparak zayıflamak mümkün. Fakir avuntusu değil, tecrübeyle sabit. Bu sene evim birden bire büyüyüp, onca sorumluluğumun arasında eve temizlikçi organizasyonunu bir türlü beceremeyince de iş hep bana düştü. Her şeyin üstesinden gelebilen ben, temizlikçi organizasyonunu bir türlü beceremiyorum. Aklıma bile gelmiyor. Aklıma geldiğinde kadının işi çıkmış oluyor, onun gelebileceği gün benim bir programım oluyor.
Dolayısıyla işleri şahsen bizzat kendim yapıyorum. Hastanedeki çalışma şartlarımızı, güncel hayatta taktığımız maskelerden dolayı içimden geldiği gibi cebelleşemediğim meseleleri düşünüp düşünüp bezi daha sağlam sıkıyorum, camları daha iyi siliyorum, yerleri daha temiz süpürüyorum:)
Hem kafamı boşaltıyorum, hem ev pırıl pırıl oluyor, hem de form tutuyorum. Kilomda 2-3 kilo kadar, bence "bir öksürsem o kadarını zaten veririm" diyeceğim türden bir miktar azalma oldu. Ama asıl fark pantolonlarımda meydana geldi: Sıkılaşmış olmalıyım ki, en az 1 beden küçüldüm.
Dün alt kat pencerelerini sildim. Bugün üst katta biraz daha fazla yoruldum çünkü banyoları da temizledim. Ama programım dahilinde hareket ediyorum. Temizlik esnasında bir taraftan da kaldırılacak kışlıklar falan yıkandı. Ütüye el atamadım. Artık o kadar da değil.

Gönlümden geçen elbette aşağıdaki görüntüydü: Hepsi aynı gün olsun bitsin. Ama ne mümkün...
Yarına programım hazır: Teyze akşamdan ertesi gün pazara gitmek için ayartılacak, sabah erken kalkılacak, pazarda ne kadar gereksiz tezgah varsa dolaşılacak, pazar psikolojisi ile "bana olmazsa falancaya olur, zaten çok ucuz" tesellisini zihnine kazımış olan pazarzede şiddetle uyarılacak, aynı şekilde ben pazarzede olmuşsam birinin beni uyarması için dua edilecek, sonuç itibariyle çarşı pazarın çeyrek fiyatına yarısı hiç kullanılmayacak ıvır zıvır poşetleriyle eve geri dönülecek... Sonuç olarak çarşı pazarın yarı fiyatına işe yarayacak bir kaç parça elimizde kalacağına göre, ekonmik bir durum olduğu düşünülebilir. Ama aslolan, bir çeşit terapi sağlanacak. Aslındaaa, pazar faslını kısa tutup alışveriş merkezlerine de gidilebilir. Çünkü haftasonları çok kalabalık oluyor. Durun planı baştan yapayım: Teyze akşamdan ertesi gün pazara ve alışveriş merkezine gitmek için ayartılacak....  

7 yorum:

  1. sen anlatırken yoruldum, kolaylıklar diliyorum, ellerine sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Ziyaretin için teşekkürler sevgili noblesse.

    YanıtlaSil
  3. ''cebelleşemediğim meseleleri düşünüp düşünüp bezi daha sağlam sıkıyorum, camları daha iyi siliyorum, yerleri daha temiz süpürüyorum:) ''
    kısmına sonuna kadar katılıp bu yolda sizi takip ettiğimi belirtirim:)))2- 3 kilo kısmı insanı şevklendiren bir kayıp hafife almamak lazım:)sevgiler...

    YanıtlaSil
  4. Yalnız olmadığımı bilmek güzel duygu sevgili fatos :)

    YanıtlaSil
  5. Pazar kısmına fena halde takıldım. Hangi pazar bu ,Yeşil Yolda kurulan Cumartesi pazarı mıydı?
    Bir daha gelmiycem sana :(fena halde Afyonu özletiyorsun be yaaa:))

    YanıtlaSil
  6. Yeşilyoldaki pazar işi bitti. Benim evim de pazarın uzandığı sokaklardan birindeydi. Haftada 2 gün yaz kış demeden, işimiz var mı, yok mu düşünmeden arabaları sabahın kör seherinde garajdan çıkarırdık. İstersen çıkarma, akşama kadar bir daha çıkaramazsın pazar yüzünden. Sonra pislik diz boyu. O Beyaz Saray Apartmanını bilir misiniz bilmem, orada oturan bir arkadaşım; pazarcıların, köylülerin veya pazara çıkanların, asansörlerini afedersin tuvalet gibi kullandığını falan söylerdi. Neyse şimdi pazar Afyon-Ankara karayolu üstünde sol tarafta, Sahipata mahallesinin karşısında, Fuar hastanesi ile Fuar alanı arasında kuruluyor. Haftada 2 gün. Ama ben pek gidemiyorum. Kalabalık beni boğuyor. Sadece kışlık sebze ve meyve falan alacaksam, bir de Ankara'da yaşayan kardeşim ve eşi geldikleri zaman gelinimizle ve teyzemle gidiyorum. Teyzem (benden 5 yaş büyük) acaip bir hatun. 10-20 liraya benim bakıp bir şeye benzetemediğim şeyler buluyor. Onun kızlar incecik, her şey yakışıyor:) Ben pek bir şey alamıyorum. Benim aklım öğreniliğimde bir kaç defa gittiğim salı pazarında, İstanbul'da. Ama o da kalkmış galiba. Zaten ben de mezun olduktan sonra sadece 2 defa gittim İstanbul'a. Neyse, bende hikaye bitmez. Güzel bir haftasonu diliyorum.

    YanıtlaSil
  7. Beyaz sarayı hatırlıyorum. Ama ben ordan ayrıldığımda sanırım fuar yoktu. Hiç hatırlamıyorum.Sene 1989
    Salı Pazarı ve yerinde Cuma günü kurulan Cuma Pazarı da benim aşkım.
    Ben Ankarada sebze meyve pazarı dışındakilere gitmem ama İstanbula gittiğimde nerede isem o yakanın pazarları için aklım gider.
    Epeydir gitmedim bi gideyim:))
    Hasanpaşaya taşınan Salı Pazarında eski tad olmasa da yine de iyi. Eski pazar yerinden ücretsiz servislerle yteni yere hâlâ gidiliyor. Veya metrobüsle de gidiliyor.
    İstanbula gittiğimde gel de beraber pazar yapalım:))

    YanıtlaSil