30 Ekim 2011 Pazar

TEFLON TENCERE PASTASI

Aşağıda 1 hafta ara ile yaptığım 2 ayrı pastanın resimleri var. Aynı malzeme ve teknikle çalıştım. Sadece kakaoyu birinin kekine, diğerinin kremasına koydum, o kadar. Bir sürü fotoğraf çektim. Tabiki profösyonel çekimler olmadığından, bir orasından, bir burasından çekiyorum. Teknik meknik hak getire elbette. Sonra da bütün resimleri yayınlamak istiyorum. Hani benim de şöyle görselliği mükemmel fotoğraflarım olsa, tek bir karede işi halledeceğim ama, yok. Fotoğraf tekniğini bırakın, pastanın kesimi bile güzel olmamış. Yine de bu tadının garantisini bozamıyor. Yapın ve afiyetle yiyin.








KEK MALZEMESİ:


  • 5 yumurta

  • 1 su bardağı şeker

  • 1 su bardağı pirinç unu

  • 1 çay bardağı sıvı yağ

  • 1 pk. kabartma tozu

  • kakao (isteğe bağlı)

Kek hamuru tutturulur. Margarinle yağlanmış teflon tencereye dökülür. Ağzı hiç açılmadan, ocağın en kısık ateşinde 30-45 dakika pişirilir.


İlk 30 dakika kapağı hiç açmayın. "Ocağınızın en kısık ateşi" biraz belirsiz bir ifade olduğundan, kalan 15 dakikayı kürdan batırma testi ile bitirmenizde fayda var. Soğuyunca keki enine 2 parçaya bölüp arasına ve üstüne krema sürüp süslüyorsunuz.


KREMASI:



  • 1 yemek kaşığı pirinç unu

  • 2 yemek kaşığı un

  • 2 su bardağı süt

  • 6 yemek kaşığı şeker

  • vanilya

  • kakao (isteğe bağlı)

Bu tariften muhallebi gibi pişiriliyor.



KENDİ EKLEMELERİM:



  1. Bana verilen tarif budur. Ama ben içine 1 paketten krem şanti hazırlayıp hem muhallebi hem de şanti soğukken mikserle karıştırarak çırpıyorum. Krema olarak bunu kullanıyorum. O gün değil ama ertesi gün tadı mükemmel oluyor.

  2. Kremayı kakaolu yapacaksam, muhallebisi pişip altını kapatınca o günkü bonkörlüğüme bağlı olarak 1/2 veya 1 paket çikolata katıp karıştırarak eritiyorum. Tabi çikolatanın miktarı, o anda canımın çikolata çekmesine (çekeceği kesin de ne kadar çekeceğine) falan da bağlı bir durum.

  3. Evde çikolata yoksa kahvaltılık Nutella, Şokella falan da iş görür. Kavanozun 1/3 ünü falan boca edin.

  4. Evde çikolata adına hiç bir şey yoksa kakaolu krem şanti de hazırlayıp muhallebi soğuyunca karıştırabilirsiniz ama çikolata bence esastır.

  5. Kakaolu krem şanti de yoksa muhallebiyi ocaktan alıp, içinin sıcağıyla erimesi için 20-25 gr kadar margarin ekleyebilirsiniz. Yine de imkanı varsa, çocuğu bakkala falan gönderip çikolata aldırın.

  6. Çocuk okuldaysa dolapları bir karıştırın, bir kaç eksik daha tespit edin. Gidin markete sıkı bir alışveriş yapın kardeşim.

  7. Anlaşıldığı üzere çikolata krizim tuttu. Gidip zulaları bi karıştırayım.

29 Ekim 2011 Cumartesi

KUTLAMA

ULUSUMUZUN BAYRAMI KUTLU OLSUN.


  • BİZE BU ÜLKEYİ CANLARI PAHASINA İŞGALDEN KURTARARAK, YURT EDİNDİRENLERE,

  • İNKILAPLARLA VE YENİ DÜZENLEMELERLE MEDENİ ÜLKELER SINIFINI HEDEF ALMAMIZI SAĞLAYANLARA,

  • DAHİLİ VE HARİCİ BEDHAHLARIMIZA KARŞI UYARANLARA, VE ONLARA CEPHE ALIP KAFA TUTABİLENLERE,

  • SINIR BOYLARINDA BİZ RAHAT UYUYABİLELİM DİYE CANINI HİÇE SAYARAK, ANASINA, BABASINA, EŞİNE, EVLADINA DOYAMADAN HAYATININ BAHARINDA ŞEHADET ŞERBETİNİ İÇEN VATAN EVLATLARINA,

  • GENCECİK YAŞINDA GÖREV BAŞINDA YARALANAN, GAZİ OLARAK HAYATINA DEVAM ETMEK ZORUNDA KALANLARA,

SONSUZ TEŞEKKÜRLERİMİZİ SUNUYORUZ. ALLAH BU YOLDA ÖLENLERE RAHMET EYLESİN, KALANLARA SELAMET VERSİN. ULUSUMUZUN BİRLİK VE BERABERLİĞİNE GÖZ DİKENLERE İSE MEYDAN VERMESİN, DOĞRU YOLU GÖSTERSİN.


16 Ekim 2011 Pazar

UZUN UPUZUN BİR KABAK

Geçenlerde kış hazırlıklarından bahsederken yöresel bir kabaktan bahsetmiş ve bulabilirsem fotoğraflarını yayınlayacağımı söylemiştim. Annem bize gelirken sokak başında traktörle köyden sebze getirmiş bir köylüden bu kabaklardan 6 kilo kadar almış. Bana da gidip bir o kadar daha aldı.
Hepsini soyduk. Önce boyuna dilimledik, bu arada çekirdek yataklarını temizledik, yıkayıp süzdürdük.

Sonra da enine dilimleyip bir lokmalık hale soktuk. Buzdolabı poşetlerine birer pişirimlik doldurup buzluğa attık.


İlk fotoğrafta yanına uzaktan kumanda koydum ki, boyutları hakkında bir fikir edinebilesiniz. Ancak bu boy, annemin "aman taze olsun, körpe olsun" titizliği ile seçilmiş en kısaları. 2-3 katı daha uzunları var desem...


14 Ekim 2011 Cuma

RENGARENK

Çatıyı kapattım, duvarların mantolamasına geçtim. Gerçek inşaatta sıra bu mudur bilmem. Ben öyle uygun gördüm. Akşamları dizi izlerken bir kaç sıra örüyorum. İlk 3-4 renkli sıra örüldükten sonra iş kolaylaşıyor. Çünkü her sırada baştan ve sondan toplam 2 kutucuk azalıyor.




13 Ekim 2011 Perşembe

50. İZLEYİCİ






Fazla verimli bir blogcu değilim. Ama benden umutlu arkadaşların varlığını görmek, açıkçası sevindiriyor beni ve gayrete getiriyor. 100. arkadaşımı merakla bekliyorum. Dalya dediğimde kendisine göndermek için bir de hediye hazırlayasım var şimdiden. Kapıları açtım bekliyorum 100. arkadaşım.

12 Ekim 2011 Çarşamba

RESİMSİZ, BOL YAZILI, AZ MATRAK, ÇOK GERÇEK

Yağlıboya tablolar çalıştım bir zamanlar. Yağlıboya zor iş. Gerektiği zaman elindeki boyamayı bırakıp bir kaç gün bekletebileceğin bir atölye istiyor. Atölye pek bir iddialı oldu biliyorum. İnsanlar sefer tası gibi üst üste binalarda, mütayidin minimum alana sıkıştırmaya çalıştığı maksimum sayıdaki nohut oda bakla sofa evlerde yaşıyorlar, biliyorum. Hepimiz böyle yaşıyoruz. Dolayısıyla evde bir atölye mümkün değil. Kazanç getirmeyen bir hobi için de dışarıda bir atölye tutmak herkesin harcı değil.

Demem o ki, resim maceramı zaman zemin uygun olmadığı için erteliyorum. Yine de içime bir boyacı kaçmış olmalı ki, ne ediyorum ediyorum, akşamları ya bir ressamın resimlerini izlemek için dilini bilmediğim yabancı sitelere dalıyorum ya da ahşap boyamacı dostların bloglarını geziyorum. En sık ziyaret ettiğim bloglardan biri sevgili
http://hobivakti.blogspot.com/ . Çok güzel işleri var arkadaşımızın. Boyamaları da süper. Bloğuna bir yorum bıraktım. Kendim yazdım diye değil ama çok beğendim, hislerimi sizinle de paylaşmak adına yorumu bir de kendi bloğuma aldım:

"Sonunda ama, ben biliyorum sonunda, beni de kendinize benzeteceksiniz, herbirşeyleri boyayacağım. Kendi evimdeki kapılar, mutfak dolapları, masalar sandalyeler dahil, ahşap ne varsa boyadıktan sonra; gittiğim misafirliklerde de "acaba bu evde ne boyayabilirim" derdine düşüp, elalemin mobilyalarının, tammüden mi olur artık, taksirle mi olur bilmem, canlarına okuyacağım. Bakın bunu yapacağım ve sebebi siz boyamacı blogerlar olacaksınız. Ahanda buradan kendimi ihbar ediyorum. Ki ahşap boyama adına hayatta kapı tokmağı boyamışlığım yok.. O derece yani. Nerden keşfettim ben sizleri bilmem ki...
Süpper işler, ne denir, doğruya doğru... Sevgiler, selamlar gönderiyorum."


İşte buuu. Valla işlerim biraz yoluna girsin boyamaya, peçete transfer etmeye falan başlayacağım. Çay peçetelerine bakış açımı değiştiren transferci, ahşap boyamacı, cam süslemeci dostlara selam olsun.

ARKADAŞLARDAN

Haftasonunu gezmeyle geçirdim. Cumartesi akraba günüm, pazar arkadaş günüm vardı. Bazan aynı haftasonuna denk gelebiliyor. Gezme insanı yorar mı? Benim gibi alışık olmayan bünyeyi sarsabiliyor. Ama muhabbetler hoştu, neşeli bir haftasonuydu, hiiç şikayetim yok.

Sizlere de güzel modeller görüntüledim, becerikli dostlardan. İlki sevgili Hatice'den yuvarlak örtü: Desen tekrarı ile büyüyen ve istinasız her boyu çok şık duran bir model. Hem yatak odasının küçük parçalarını hem de büyük boy parçasını gördüm, çok beğendim. Aslında örtünün tamamını da fotoğrafladığımı düşünüyordum ama sanırım çekmemişim. Tekrarlarla devam eden asıl desen aşağıdaki fotoğrafta çok net belli. Kenarlarını anlaşılsın diye ayrıca görüntüledim. Güle güle kullansın arkadaşımın şeker kızları.
Kenar desen aşağıdaki gibidir.

Bu da Sevgili Ayşe Hanım'ın ortalarını mekik oyası, taç yapraklarını iğne oyası ile oluşturduğu bir havlu kenarı modeli. Bitmişi yanında yoktu maalesef. Mekik oyası yaparken eli o kadar hızlıydı ki... Sadece maşallah diyebiliyorum.



Aşağıdaki model de Ayşe Hanım'dan havlu kenarı. Yine bir mekik-iğne oyası birlikteliği. Çok net, temiz bir çalışma. Ellerine sağlık Ayşe Hanımcığım.



5 Ekim 2011 Çarşamba

EV Mİ YAPIYORUM ACABA?



16 motiften oluşan 6 blok hazırladım. Beyazla birleştirdim, yatağıma serip seyrettim. Fazla ince uzun geldi gözüme. Boyuna 3 enine 2 blok iyi bir görüntü vermedi. 3X3 daha güzel bir görsellik sergilerdi ama motif ve blok tekrarı hem beni hem gözü yoracaktı. Her zamanki gibi hiç tereddüt etmeden, 2 parçasını birleşme yerinden çatır çatır söktüm, acımadan...



Şimdi 4X4 kare büyük bloğa bir köşesinden 3 beyaz, 1 renkli azalan şeritler örmeye başladım. Ortaya çıkmasını ümit ettiğim şeyi ben biliyorum. Dilerim size de gösterebileceğim bir şey ortaya çıkarabilirim. Şimdilik çocukların ilkokul resimlerindeki evlere benziyor.




Yavaş ilerlememin tek sebebi sizlersiniz. Güzel bloklarınıza girince, çıkmak bilmiyorum netten ve örgüye zaman kalmıyor. Oohhh, attım sorumluluğu da üstünüze, pir-ü pak oldum, en temizinden:))



4 Ekim 2011 Salı

KADRİYE ABLA BU GÖRÜNTÜLERİ TANIDIN MI?

Fotoğraflar sevgili Kadriye Abla'nın haberi olmadan çekildi. O misafirleri uğurlarken ben kendisine sürpriz yapmak için çektim. İşlemeler ona ait. Çok şık ve dekoratif bir takım ortaya çıkarmış. Ellerine sağlık.

Bu aralar ben de, goblen satan sitelere bakıyorum. Aranızda daha önce internetten goblen alıp işlemiş olan varsa yardım istiyorum. Çiçek ve manzara hazır kit goblen tablo alıp işlemek istiyorum. Kanaviçem geldi, üstünüze afiyet:) Güvenilir ve gobleni kaliteli site adresi verir misiniz?






VİTRA AMBALAJ YAPMAYI BİLMİYOR

Daha önce http://nurtenbegendi.blogspot.com/2011/08/vitra-beni-duyar-mi.html bu yazımda VİTRA'dan aldığımız küvetin başına gelenleri anlatmıştım. Küvet kırık çıkmıştı, üstelik ertesi günlerde fark edildi ki, küvetin montajı için gerekli bir malzeme küvet kolisinden çıkmamıştı. Yerine Allahtan, servis ustası tarafından, başka bir uyduruk malzeme kullanılmaya kalkılınca ve ön panel abes abes sırıtınca, eşim VİTRA bayisini bir güzel fırçalayıp yenisini istedi. Yeni küvet geçtiğimiz hafta gelmiş. Eve göndermeden içine bakmışlar bu sefer. Bilin bakalım ne olmuş? Yenisi de aynı yerden kırık gelmiş. Şaka gibi. Şimdi üst üste gelen bu iki kırık küvet üstüne üçüncüyü de bekliyoruz. 2 Haftaya kadar gelecek nasipse:)

İşin ilginç tarafı, önceki blog yazımı da link vererek, VİTRA'nın sitesindeki "bize yazın, bize ulaşın" vb haberleşme sayfasına durumumuzu bildirdim. Eşim de yazmış. Ama ne bir özür, ne de başka bir şey. İnsan mail adresine dönmez mi tüketicinin? O zaman ne demeye koskoca internet sitesi hazırlayıp "dilekler, şikayetler, bize yazın" türünden bir menü açıyorsunuz ki?

Güvenilir marka ve kalite konusunda kendisine inandığımız VİTRA müşteri memnuniyetinden sınıfta kaldı.