30 Eylül 2011 Cuma

BEYAZ BAHTANİYE

Epeydir sayfamı yenilemiyordum. Çok sıkıntılı günler yaşadık. Sevgili dayıcığımı kaybettik, genç denecek bir yaşında. Allah rahmet eylesin.

Ama hayat kalanlar için devam ediyor. Acıkıyoruz, susuyoruz, uykumuz geliyor, yiyoruz, içiyoruz.

Uzun zamandır ses soluk vermesem de benden ümit kesmeyenler varmış. İzlemeye almışlar. Pek sevindirik oldum. Bu renkli yazıyı onlara gönderiyorum. Hoş geldiler, sefa getirdiler bloğuma.


Görüldüğü gibi, bahtaniyem devam ediyor, gittikçe büyüyor.








9 Eylül 2011 Cuma

KADRİYE ABLA'YA HOŞ GELDİN POSTU

Kadriye Abla annemin dayısının kızı. Üstüne çok şeyler yazılacak, methiyeler düzülecek bir can insan. Herşeye merak sardı başardı, bir tek internet alemine girmedi. Onun gibi ince zevkleri olan bir insan nette neler neler bulacak bir fark etse, hepimizin tozunu attırır ya, neysee..


Dün beraberdik ve bloğumun adresini verdim. Girip girmediğini bilmiyorum. Hani ezkaza gelirse, kendisini yeni bahtaniyemin yeni görüntüleriyle selamlamak, "hoşgeldiiiinnn" derken şeker yerine şeker renkli motif bahtaniyemle karşılamak istedim. Atıf Kadriye Abla'ya, görüntüler herkese gelsin.







6 Eylül 2011 Salı

SÖZÜNÜ TUTAMAMACA, YENİ İPLER ALMACA...

Kendi kendime, yeni işlere girişmeyeceğime dair söz vermiştim; her zamanki gibi. Bir süredir iş yerimin değişmesi ve yeni iş yerime yakın ipçi bulunmaması yüzünden aslında sözümde de durmuş oluyordum. Neredeyse 1 senedir, öremeyeceğim ipleri ve dikemeyeceğim kumaşları almıyordum ve kendimi de bu başarımdan dolayı kutluyordum.

Bayram sonu için 2 hafta izin aldım; yeni evin temizliği, dolapların kurulumu, yerleşme, mümkünse taşınma falan için. Ama bayramdan önce mutfak ve banyo dolaplarımızla gardroplar ve vestiyeri bitirip kurmayı vaad eden dolapçımız, önce bayramdan hemen sonra teslimat için söz verdi, şimdi de hayatlarından endişe etmemizi gerektiren bir suskunluğun içine girdi. Karşılıklı olarak susuyoruz. Eşim artık "MUHATTAP" bile olmamaya karar verdi anlaşılan.

Biz de ana oğul, babayı işe gönderince atlıyoruz arabaya, yeni eve gidiyoruz. Zaten daha önceden 2 defa temizlik yaptırmıştım. Ama parkeler ışığa doğru bakınca hala daha lekeli görünüyor. Bu yüzden hemen her gidişimde viledayla şöyle bir üstünden geçiyorum. Gerçi halı kilim eşya olsa sınırlar belli olur, ayaklarımızla her yere girmeyiz. Biraz da biz kirletiyoruz. Hesaplarıma göre on yüz milyon bin kere daha silersem temiz olacak artık.

Dün eve dönerken yolu değiştirip ipçiye uğradım. Koca bir Migros poşeti dolusu ip aldım. Nasıl olsa ertesi gün işe gitmek yok ya, gece sabahla kucaklaşana kadar, oturup rengarenk motifler ördüm. Nasıl zevkliydi anlatamam renklerle oynamak. Evet örgü bahtaniye biraz pahalı, az birazdan biraz daha fazla da meşakkatli. Ama çok güzel kafa dağıtıyor. Hele çılgın renkleri.. İnsan bakmalara doyamıyor. Siz de görün diye bir sürü fotoğraf çektim. Ne yapayım, ustaları beklerken ben de kendim usta olduğum alanlarda hizmete devam edeyim bari...