30 Ocak 2011 Pazar

KIRKYAMADA MUTLU SONA DOĞRU

Az kaldı... Hafta içinde bir gün elyaf ve astarını alıp yorganlamaya başlamayı düşünüyorum. Oğluma ve eşime bu çekim için teşekkür ediyorum. Oğluma kalsa takdir belgesi, nişan, bröve falan gerektiren bir iş yaptılar, bana bu fotoğraf çekiminde yardımcı olurlarken:)




29 Ocak 2011 Cumartesi

AFYON'A KAR YAĞDI :))))

Beklenen kar yağdı nihayet. Yaşlılar "bir kar yağsa, mikroplar kırılır, hastalık olmaz" diyorlar. Buyrunuz yağdı. Bakalım beni yatağa seren mikroplar da kırılacak mı?


Önce çalıştığım iş yerine komşu, Afyonkarahisar'ın en eski camilerinden Zülali Camii'ni kurumdan gördüğüm kadarıyla sizlere de göstermek istiyorum. Bu cami geçen sene çatısından tutuşarak yanmış. Sonra epeyce bir tadilat, tamirat, restorasyon çalışması yapıldı. Çevre düzenlemesi yeni bitti. Şu haline gelebilmesi için yangın geçirmesi gerekiyormuş demek ki.






Şimdi de dün gece, sokağa falan çıkmadan, pencereden göründüğü kadarıyla, kar ve Afyonkarahisar:






Veee bu sabah kardan paltosunu giymiş sokağımız. Yine pencereden:)) Neme lazım üşürüm müşürüm. Dışarı çıkamazdım iki poz fotoğraf için. Bende hiç aksiyon ruhu bırakmadı bu grip.






17 Ocak 2011 Pazartesi

İP KARTONUNDAN BİLEZİĞE DEVAM

Dün bahsettiğim yazmadan bileziklerin sonuncusu altta. Evirip çevirip fotoğrafladım. Yazmanın desenlerini baz aldım, desenlere uygun renklerde boncuklarla sıvama boncuk diktim. Çok deli işi değil, bunun kat be kat fazlasını boncuk nakışı yapan hanımlar işliyorlar zaten. Benimki çabuk başladı, çabuk bitti. Tam da istediğim gibi.















16 Ocak 2011 Pazar

BİLEZİK YAPIMI

Aslında yeni bir şey keşfetmedim. Herkesin yaptığından yaptım. Fikir orjinal değilse bile ortaya çıkan ürün herkes için orjinaldir bence. Ben kendi yaptığımı gösteriyorum.

Annemden fular olarak kullanmak üzere bir yazma oyalamasını istemiştim. Annem iğne oyasını çok güzel yapar. Yazmanın, Afyon'da "zürefa" tabir edilen birinci ve temel sırasını yaptıktan sonra bir fark etmiş ki, dokuma hatası varmış. Ben de boşuna emek çekmemesini, yeni bir yazma almayı istediğimi söyledim. Rengini çok beğendiğim için almıştım zaten yazmayı, atmaya kıyamadım.

O günlerde ördüğüm hırkanın boşalmış ip kartonlarını çöpçü ruhumla biriktirdim. Etraflarına elyaf sarıp yazma parçalarını üstüne diktim. Elyaf ne pis şey, bir kere daha öğrendim. Tozu acaip kalkıyor, evi batırdı, üstüme başıma sıvandı. Zaten fotoğraflarda bile görünüyor, toz toz sıvaştığı. Elyaftan dolayı net renk elde edemeyince, ikinci defa daha yazma ile kapladım. Üstlerini boncuklarımla süsledim. Bazılarını simetrik olsun diye çabaladım, bazılarında da yazmanın modelinden faydalanarak boncuk sıvadım. Bazılarını hediye ettim. Bana da bir tane kaldı.


Yarın bu bileziklerle birlikte yaptığım başka bir bileziği daha göstereceğim. Zaten aşağıdaki resimlerde bu bileziğin süssüz halini görüyorsunuz. Süslüsü yarına, nasipse.























YAZMADAN BİLEZİK DIY MIDIR?

Geçen sene yaptığım bilekliklerden birini gösteriyorum şimdi. Hikayesini ve bir diğer rengini yarın anlatmaya ve göstermeye çalışacağım. Şimdilik kahverengili olanın, birkaç yönden çekilmiş fotoğraflarını yayınlıyorum.