13 Ekim 2010 Çarşamba

MÜCEVHER KUTUSU


Emek verdim, güzel de oldu, fonksiyonel de. "Mücevher kutusu" demekle haklıyım. Siz kutuya mücevher demediğime bakın:)

Uzun zamandır, kocaman bir krem promosyonu çantasında hapsolan, birbirine karışan, ipleri boncukları birbirine dolaşan ve bir türlü düzen sağlayamadığım, bazıları kendi el emeğim takı-tukalarımı toparlamak istiyordum. Birkaç sene önce eşime aldığım cüzdan-kemer-anahtarlık üçlüsünün kutusunu gözüme kestirmiştim. Bu arada eşim, üçlünün sadece anahtarlığını kullanmış, cüzdan ve kemer niye kullanılmamış bilmiyorum. Biz bayanlar olsak (en azından ben olsam), hepsi de fedalarca kullanılırdı şimdiye kadar. İçinde bir kendimizin eksik olduğu, valizden hallice çantaları hemen her gün değiştirip duruyoruz da; erkekler neden acaba, iki avuç kadar cüzdanlarını kopuncaya kadar kullanıyorlar? Ayol, hiç mi sıkılmıyorlar?

Gelelim konumuza. Kutunun içinden kendi özel bölmelerini çıkardım. Yeni aldığım cam çaydanlığın koruması olan kalın kartonlarla, önce enine bölmeler yaptım. Üzerlerini oğlumun spiralli defterler alarak defter kaplamaktan kurtulduğu ve atıl vaziyete geçmiş bulunan kaplıklarıyla kapladım. Uzun bölmelerin arasını önce aklıma estiği gibi, sonra da "hay Allah keşke şöyle yapsaydım" dediğim gibi böldüm.

Sanırım işlevsel bir şey oldu. Ama mutfak da buram buram yapıştırıcı koktu. Şimdilik mutfak penceresini açtım, kutuyu pencere önüne koydum. Dilerim eşim gelinceye kadar koku gider. Çünkü çok rahatsız oluyor bu kokudan.



















İçi iyice kuruduğunda takılarımı da yerleştirerek yeniden fotoğraflarım artık. Şimdilik hoşça kalın.































1 yorum:

  1. ellerine sağlık güle güle koy takılarını emeğine değmiş güzel olmuş

    YanıtlaSil